Merkez Hakem Kurulu Başkanı Zekeriya Alp, 2019-2020 sezonunun ilk yarısının tamamlanmasının ardından bir basın toplantısı düzenledi.TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri Orhan Saka Konferans Salonu'nda yapılan toplantıya Merkez Hakem Kurulu üyeleri de katıldı. Toplantıda MHK Başkanı Zekeriya Alp, ilk yarı ile ilgili değerlendirmelerde bulunurken, MHK Başkan Vekili Oğuz Sarvan da bir sunum gerçekleştirdi.
MHK Başkanı Zekeriya Alp toplantıda şu açıklamalarda bulundu:
"Sezon başından beri birçok konuda tartışmalar yaşandı. Biz de herhangi bir açıklama yapıp bu tartışmaların bir parçası olmak istemedik. Bu nedenle prensip olarak göreve geldiğimiz günden beri herhangi bir basın toplantısı veya açıklama yapmamaya özen gösterdik.
Bizim bu kararımızdan dolayı, bazı kesimlerce farklı algılar oluşturuldu. Her sene devre arasında rutin olarak yaptığımız basın toplantısını, bu tür tartışmalara açıklık getirmek için bir fırsat olarak değerlendirdik ve bugün bir arada olmanın faydalı olacağını düşündük.
Hepinizin bildiği üzere; Sayın Nihat Özdemir başkanlığında oluşan Türkiye Futbol Federasyonu tarafından 4 Temmuz 2019 tarihinde Merkez Hakem Kurulu olarak bu göreve atandık. Kendisine ve yönetim kuruluna, bize verdikleri destek için çok teşekkür ediyoruz.
Hakem camiasına önderlik etmiş, birbirinden değerli, tecrübeli ve Türk hakemliğine önemli hizmetlerde bulunmuş kurul arkadaşlarımla birlikte derhal çalışmalara başladık.
6 ay gibi kısa sürede; Türk hakemliğinin geleceğini belirleyen ve görünmeyen birçok işe imza attık. Şimdi bunları sizlerle paylaşmak istiyorum…
-Çok kısa sürede bir önceki sezondan gelen mevcut verilerle yeni klasmanları belirledik.
-MHK Eğitim Danışmanı Jaap Uilenberg ile yeniden sözleşme imzaladık. Yardımcı Hakem Eğitimcisi olarak Giovanni Stevanato'yu, Hakem Gelişim Danışmanı olarak da Burçin Keskin'i göreve getirdik. UEFA gözlemcisi Jorn West Larsen ve FIFA Hakemi Danny Makkalie gibi isimlerle eğitim kadromuzu güçlendirdik.
-Eğitim kadromuzdaki bu arkadaşlarımızla birlikte hakemlerimiz için 'koçluk geliştirme grubu' oluşturduk, bireysel koçlar atadık. Hakem gelişim kampları, Jaap Uilenberg ve UEFA Gözlemcisi Jorn West Larsen'in yaptığı uygulamalı maç izleme çalışmaları hakemlerimize ciddi katkılar sağladı. Ayrıca, eski FIFA hakemlerimizden oluşturduğumuz bir Scouting Ekibi ile MHK tarafından belirlenen genç hakemlerin takibini sağladık.
-VAR sisteminin ikinci yılında VAR sayımızı artırmak için çok önemli bir proje hayata geçirdik. 2. Lig'de görev yapan klasman hakemlerinin tamamı taradık. Teorik eğitimler, video testler, simülatör çalışmaları, saha uygulamaları ve canlı maç organizasyonları sonrasında 10 VAR ve 3 AVAR hakemi daha ligin ikinci yarısında görev yapabilecek duruma getirdik.
-Bilimsel çalışmalarımız kapsamında haftalık 'Birlikte Çalışalım Projesi'ni başlattık. Oyun kuralları konusunda güncel kalmaları için her hafta hakem ve gözlemcilere 5 sorudan oluşan "Oyun kuralları testi" gönderiyoruz ve Türkiye genelindeki 5 binin üzerindeki hakem ve gözlemciden online olarak cevaplarını alıyoruz. Bu verileri, hem katılanlara hem de İl Hakem Kurulları'mıza ileterek eksikleri gideriyoruz.
-Talimatlarda yapılan değişikliklerle, kadın hakemlerin erkek liglerinde maç yönetmesinin önü açıldı. Kadın hakemlerimiz 2. lig ve 3. lig maçlarında görev almaya başladılar. Sırada ise "Kadın Hakem Gelişim Kampı-Kadın CORE" projesi var. Ligin ikinci yarısında bu projeyi de hayata geçireceğiz.
-Ayrıca, hakemlere maçlarda yaşanan tartışmalı pozisyonların videolarının gönderilerek yorumlarının alınması, eğitim çalışmalarımız kapsamında Jaap Uilenberg tarafından aylık toplantılar, eski futbolcuların hakemliğe kazandırma projesi kapsamında Türkiye Profesyonel Futbolcular Derneği iş birliğinde Aday Hakem Kursu ve "eğitimcinin eğitimi" seminerleri düzenlenmesi, Hakem Fiziksel Gelişim Ekibi genişletilerek yenilenmesi gibi çalışmalara imza attık.
Şimdi biraz da geleceğe yönelik yaptığımız, çok önemli gördüğümüz bazı çalışmalardan bahsetmek istiyorum.
Şimdi biraz da geleceğe yönelik yaptığımız, çok önemli gördüğümüz bazı çalışmalardan bahsetmek istiyorum.
Kadromuzda Türk hakemliğine önemli hizmetlerde bulunan çok tecrübeli isimler bulunuyor. Ancak bu hakemlerimiz yaş haddinden dolayı kariyerlerinin sonuna gelecekler. Bu nedenle genç hakemlerimize verdiğimiz önem itibariyle birçok yeni isme görev verdik.
Mutlak surette MHK olarak yeni bir jenerasyonu hazırlamak zorundayız ve bunun adımlarını sezon başından itibaren atmış bulunuyoruz.
Az görev alan hakemlerimizi kazanma yolunda adımlar attık. Bu çabalarımızla her maçın altından kalkacak daha geniş bir hakem havuzunu oluşturmayı hedefledik.
Biraz sabır edilebilirse, bunun meyvelerini de yakın zamanda toplayacağımıza inanıyoruz.
Bir hakem için Uluslararası temsil çok önemlidir. FIFA kokartlı hakemlerimizin bu sezon daha çok maç yönetmesi bizleri gelecek adına daha da umutlandırdı. 1 Temmuz'dan bu yana şu ana kadar UEFA'dan hakemlerimize gelen maç sayısı 35, gözlemcilerimiz ise 38 maç aldı.
Elit kategorideki hakemimiz Cüneyt Çakır ile birlikte 1. Kategoriye yükselen Ali Palabıyık kardeşimiz bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde görev aldı. İnşallah o da Cüneyt gibi uzun yıllar bu ligde ülkemizi temsil edecek.
Sizlerin ve kamuoyunun dikkatini çekmek istediğim birkaç konu daha var.
Sizlerin ve kamuoyunun dikkatini çekmek istediğim birkaç konu daha var.
En önemli hassasiyetimiz; saha içerisinde futbolcuların, kenar yönetimde bulunan teknik adamlar ve görevlilerin, saha kenarından hakemin vermiş olduğu herhangi bir karar sonrası, sözle veya el kol hareketleriyle yaptığı aşırı itirazlarla sahaya müdahil olmaları, bulundukları alanı terk etmeleri, seyirciyi ateşleyen ve galeyana getirdikleri tutum ve davranışlar, asla tasvip etmediğimiz ve hakemlerimize kesin talimat verdiğimiz en önemli konu.
Hakemlerimizin maç yönetirken kişiliklerini rencide edici her türlü harekete karşıyız. Bu manada asla taviz vermeyeceğiz. İlk yarıda çoğunlukla bunun müspet sonuçlarını gördük.
Tüm bu çalışmalarımız, tüm çabalarımız en az hatayla maçların yönetilmesi, VAR'ın uluslararası standartlarda Türk futboluna katkı sağlayacak şekilde uygulanmasıydı.
VAR Sistemi adaleti sağlamak için getirildi ve VAR'ın futbola katkısı inkar edilemez bir gerçek. 2 yılda geldiğimiz noktayı özellikle Avrupa'yla karşılaştırdığımızda çok olumlu buluyorum.
Bugün Avrupa'nın birçok ülkesinde VAR kaosu yaşanıyor. Gerek teknik direktörler gerekse yöneticilerden sürekli şikayet ediyor. VAR henüz yeni bir sistem, tam olarak yerleşmedi. Bu da tartışmalara yol açıyor.
Özellikle VAR konusunda geldiğimiz aşamayı anlatması açısından geçen yıl ile bu yılki bazı verileri sizlere anlatmak istiyorum.
İlk yarıda VAR'dan 738 pozisyon kontrol edildi. Bu rakam geçen yıl 881'di ve 143 azalma dikkat çekiyor ki, bu da hakemlerimizin daha az pozisyonda şüphe duyması anlamını taşıyor.
En önemli gelişimi inceleme sayısında görüyoruz. 2018-2019 sezonunun ilk devresinde 70 olan kontrol sayısı, 43'e indi. Yani VAR'a başvurma konusunda UEFA standartlarına doğru ilerlediğimizi görüyoruz. Sahada yapılan inceleme sonucunda geçen yıl 23 karar değişirken bu sayı bu sezon 4 olarak gerçekleşti. Hakemlerimiz böylece 1 yılda gereksiz VAR incelemesinden vazgeçerken sistemi daha verimli kullanma yolunda önemli bir adım attı.
VOR, yani saha kenarı incelemesi sonucu düzeltilen karar ise 23'ten 26'ya yükseldi.
Yine 93 olan toplam müdahale sayısı da 69'a düştü.
Burada bir detaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Geçen yılki 23 gereksiz incelemeyi çıktığınız zaman sayı 73'e 69 oluyor ki bu da "Bu sene VAR hiçbir şeye karışmıyor" algısının yanlış olduğunu gösteriyor.
Yani hakemlerimizin bir yılda doğruyu bulma konusunda büyük bir gelişim gösterdiğini görüyoruz.
VAR ortalamalarına bakarsak hafta başına müdahale ortalamasının 5.47'den 4.05'e gerilediğini, 1.64 olan maç başına müdahale ortalamasının 2.22'ye yükseldiğini görüyoruz.
Bunlar VAR'daki gelişimin belgesi olarak değerlendirebileceğimiz rakamlar..
Bu sene saha incelemesi ortalamasının 127.27 saniyeden 131.84, VOR incelemesinin de 93.09 saniyeden 101.15'e çıktığını gözlemliyoruz. Bunun temel nedeni ise özellikle sezon başında yaşanan spesifik pozisyonlar ve yeni VAR hakemlerimizin tecrübe kazanma sürecinde olması. Bu sayılar her geçen hafta daha da düzeliyor.
Yine 54.52 olan topun oyunda kalma süresinin 54.18'e indiğini görüyoruz. Bunun da inceleme süresinin artmasının etkisiyle gerçekleştiğini söyleyebiliriz.
Özetle doğru kullanım konusunda mesafe kat ettik ancak oyunun soğuması problemini tam anlamıyla çözemedik. Bu konu Premier Lig başta tüm liglerde yaşanan bir sorun. Bu sorunu da zamanla gidereceğiz.
Ülkemizde hakemlik yapmak zor bir görev ve bu görevi üzülerek söylüyorum ki, futbolun tüm paydaşları olarak daha zorlaştırdık ve zorlaştırıyoruz.
İlk yarısı geride kalan ligimizde, belki de; hakem hataları hiç bu kadar tartışılmamış, bir taç, bir korner, bir penaltı, bir faul için hiç bu kadar açıklamalar, bildiriler yayınlanmamış, sosyal medyada özellikle senaryolar üretilmemişti.
Ne acıdır ki, futbol ailesi olarak hatayı en aza düşürmesi için getirdiğimiz teknolojiyle hakemlerimizi daha tartışılır hale getirdik.
Dünya kupası standardında, aynı firmaya bağlı ekip tarafından çizilen çizgide bile kusur aradık.
Tribün baskısı, sosyal medya baskısı, kamuoyu baskısı, kuralların ve aklın önüne geçti…
Protokolü sabit, çerçevesi belli uygulamalar, uluslararası platformda kabul görmüş her karar, ölçüsüz, orantısız ve kural tanımaz boyutta irdelendi.
Gri her pozisyon, kurgulanmış senaryoya dönüştü.
Ne üzücüdür ki, bize iletişime açık olun diyenler, futbolun içindeki paydaşları temsil eden kişilerle yapılan bir görüşmeyi farklı üsluplarla yorumlayanlar, arkasında akıl almaz şeyler arayanlar, oysaki bu görüşme ile yanlış bilgilerin düzeltildiğini hiç düşünmedi, aklına getirmedi.
Maalesef, öyle anlar oldu ki sorumluluğumuz altındaki hakemlerimizle bir araya geldiğimiz için neredeyse suçlu ilan edildik.
Ortalığı yangın yerine çevirenler, suyu bulandırmak isteyenler sadece ve sadece hakemliğe değil Türk futboluna zarar veriyor.
Soruyorum sizlere; bizlerin hakemlere adil maç yönetin söyleminin dışında ne söylemi olabilir, bir hakemimizin dürüstçe maç yönetmekten başka ne amacı olabilir?
İlla herkesi mutlu edecek bir kural icat etmek mi gerekiyor.
Eleştiriye tabi ki açığız. Yeter ki, eleştiri saygı çerçevesinde olsun, hakaret içermesin.
Şunu unutmayın ki, hakemlerin başarısı, futbolun tüm paydaşlarının desteği ile mümkün.
Başkanlarımız, yöneticilerimiz, teknik direktörlerimiz, futbolcularımız ve medyamız hep birlikte hareket edersek çözümün anahtarını da bulmuş oluruz.
Diliyorum böyle bir tablo oluşur ve ligin ikinci yarısı daha huzurlu bir ortamda oynanır.
Soru cevap bölümüne geçmeden önce; iki konuya buradan açıklık getirmek istiyorum.
Tüm detayları ile gerek Zorlu'da gerçekleşen toplantıyı gerek Fenerbahçe-Beşiktaş maçının hakemleri ile yaptığım görüşmeyi anlatmak istiyorum.
Değerli Federasyon Başkanımızın daveti ile Fenerbahçe Kulübü başkanı Sayın Ali Koç ve Sayın Semih Özsoy'la gerçekleşen görüşmede MHK Başkanı olarak benim bulunmamın ana sebepleri, yazılı ve görsel basında; kural hatası, IFAB raporu, atamalarda hakemlere sonraki hafta görev verilip verilmemesi ve penaltıların tekrar edilip edilmemesi gibi konuların gündem haline getirilmesi ve özellikle bunların herkes için rahatsız edici boyutlara ulaşmasıydı.
Alanya-Fenerbahçe maçıyla ilgili… O maçta 2 defa kural hatası yapıldığı iddiasıyla Fenerbahçe kulübünün başvurusu olmuştu. Önce Sayın Ali Koç, konularla ilgili tüm çekincelerini bu görüşmede anlattı.
Maçın ertesi günü Oğuz Sarvan ve Ünsal Çimen ile oturup pozisyonlara baktık. Bu konuyla ilgili kural hatası olmadığında hem fikir olduk. Saat 11.00 gibi de gazeteci arkadaş aradı, kural hatası konusunu sordu. O esnada Fenerbahçe kulübünün atmış olduğu konuyla ilgili herhangi bir başvurusu yoktu, ben de iyi niyetli bir şekilde kural hatası olmadığını söyledim.
IFAB görüşüne gelince… Bizde rutin olarak teknik arkadaşlar bu tür ekstra durumlarda IFAB'a bilgi amaçlı sorarlar, böyle bir mail söz konusu. Yeni kural olduğu için de özellikle soruldu. Bu yeni kurallarda ve gelişen ekstra durumlarda rutin bir işlemdir. Yıllar önce bir Kasımpaşa maçında da söz konusu olmuştu. Ben elimde Türkçe ve İngilizce olan bu maili Türkçe olarak anlattım. Kuralı yazan David Ellarey'den gelen görüşü okudum. Yazıda açık şekilde kural hatası olmadığı ifade ediliyordu.
Sayın Semih Özsoy, taçla ilgili IFAB görüşünü sordu. Kural hatası kapsamında olmadığı için o pozisyonun sorulmaya bile gerek duyulmadığını anlattım.
Fenerbahçe'nin maçlarını yöneten hakemlerin sonraki hafta atamaları ile ilgili iddialar konusunda ise atama sistemimizi anlattım.
Orada hakemlerin sonraki hafta VAR'da görev almasını dikkate almamışlar. Her hakeme her hafta görev vermemiz mümkün değil. Vermediğimiz hakemlere de VAR görevi veriyoruz. Bunun tabi ceza boyutu da var.
Orada hakemlerin sonraki hafta VAR'da görev almasını dikkate almamışlar. Her hakeme her hafta görev vermemiz mümkün değil. Vermediğimiz hakemlere de VAR görevi veriyoruz. Bunun tabi ceza boyutu da var.
Gerek VAR gerek sahada siyah beyaz hata varsa hakemler cezaya giriyorlar. Bu bizde yanlış algılandı. Ödül ceza sistemi bize has bir durum değil, Avrupa'da her yerde var. Yurt dışında bir uygulama varsa, VAR'A gidip karar düzeltiliyorsa ve hakem ceza alıyorsa, biz bunu niye uygulamayalım.
O günkü toplantıda gözlemci not sistemi, penaltı tekrarları dahil tüm konuların hepsini anlattım. Sayın Ali Koç kendisi, "İkna oldum, teşekkür ederim" dedi.
Ben Zekeriya Alp olarak bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da her kulüp başkanı ile Başkanımız Nihat Özdemir'in olduğu ortamda her zaman görüşmeye hazırım.
Orada yaptığımız tüm işlerde adil ve tarafsız olduğumuzu, herkese eşit yaklaştığımızı ifade ettim.
Toplantının yeri konusundaki eleştirilere tabi ki saygı duyarım, ama adaletin mekanı olmaz.
Hakemlerle yaptığımız görüşmeye gelecek olursak… Fenerbahçe-Beşiktaş maçı sonrasında, 5 hakemle görüştük. Sadece Tarık Ongun'u çağırmadık. Zira bizim üzerinde durduğumuz pozisyonuna çok uzaktaydı. Otorite zaafına karşı o kadar uyarmamıza rağmen orada gerekli müdahale hakemlerimiz tarafından yapılmadı. Maçın diğer pozisyonlarını da rutin olarak değerlendirdik.
Zaten biz hakemlerimizle pozisyonları her zaman tartışırız, konuşuruz, değerlendiririz. Özellikle standart kararları sağlamak için bunu yaparız. Bu görüşmeler de son derece doğal. Bizi üzen bu rutin görüşmenin sorgulama, baskı, cezalandırma olarak yansıtılması…
Ben hakemlerimle tabi ki görüşürüm, her mekanda görüşürüm. Bunun için kimseden izin de almam, talimat da almam."
Nenhum comentário:
Postar um comentário